24/08/2021

Yazmak üzerine

nasıl yazı yazılır
Photo by Darius Bashar on Unsplash


Bir yazı nasıl yazılır?

Yazar içinde ya da zihninde olanı taşıyamaz hale geldiğinde, somut olarak görmek istediğinde ya da artık rahatlamak istediğinde yazmaya başlar. Ama yazmaya karar vermek bu değildir. Yazma kararı çok önce alınmıştır ama başlamayla arasında uzun süre bulunur. 

Masaya oturduğunda, ve tabii ki öncesinde, yazarda bir başlangıç noktası ve içeriğe dair biraz fikir bulunur. Daha sonrası kağıdı gören gözler, bazen yazılanı sessizce tekrar eden yarı açık ağız, bunların bulunduğu başa bağlı olan, kağıda biraz eğilmiş bir omuz. Devamında gelen kol ve bağlı olduğu el ve eldeki parmakların tuttuğu bir kalem. Bunların kağıda aktardığı harfler, kelimeler, noktalamalar, karalamalar, cümleler, yazım hataları. Büyülenmişçesine yarı bilinç halinde bir yazım. Bütün bu parçalardan oluşan fikirler, paragraflar, ana temalar.

Peki son olarak ortaya çıkan, başta yazarın bedenindekiyle aynı mı? Hiç şüphesiz daha farklı. Artık kendine ait bir bütünlüğe sahip hale geldi, öyle ki yazar onu okuduğunda artık kendi bedenindekileri değil, kağıttaki bedeni düzeltmeye çalışır, kağıt onu ele geçirir, yön gösterir. Yazı yazardan kuşkusuz farklı ve ileridedir. Yazar artık taşıyamaz hale geldiği içini boşaltmış, rahatlamıştır, ta ki bir sonraki yazıya kadar.


*Düzeltmeleri için Zümrama teşekkür ederim.

28/06/2021

Dikkatimi çeken ne var? 28 Haziran 2021


gazete okuyan çocuk
Küçük, tatlı bir çocuk fotoğrafı. Telif hakkının kime ait olduğunu bulamadım.

 Muhtemelen çocukluktan beri haberleri takip etmeyi seven biri oldum. İlkokulda Kanal 7'nin akşam haber bültenini severek izlediğimi hatırlıyorum. Ortaokulda hafta sonları aldığım Sabah gazetesinin bütün köşe yazılarını da okurdum. Bunu neden bu kadar sevdiğimi bilmesem de, oldukça hoşuma gittiğini söyleyebilirim. 

 Peki bir haberi veya köşe yazısını okuduğumuzda olan şey nedir? Onu unutmak. 

 Eğer bir haber ilgimizi çektiyse, ilginçse veya önemli bir son dakika haberini içeriyorsa bunu arkadaş ve aile mesajlaşma gruplarını göndeririz. Bu yazılar grubumuzun bir kısım tarafından okunur, bir kısmı tarafından okunmaz. 

 Bu linkleri sosyal medyada paylaştığımızda olan şey ise, zamanla çok aşağılarda kalmalarıdır. Günümüzdeki sosyal medya tasarımları en son paylaşımları en tepede gösterme odaklı. Bunun olumsuz yanı ise altı ay veya bir sene öncesinde aynı konu üzerine ne yazdığımızı görme olasılığımızın olmaması. 

 Blogların sevdiğim yanı buna izin vermeyecek arşiv sayfalarına, etiketlere ve arama butonlarına sahip olması. Evet, Twitter'da da kişiye dayalı bir arama yapmak mümkün, lakin bloglar kadar elverişli ve tekrar tekrar kullanıma açık değil. 

 Peki ben ne yapmayı planlıyorum? Bahsettiğim bu iki noktadan yola çıkarak, o gün baktığım haber sitelerinde ilgimi çeken haberleri burada gün gün paylaşmayı. Böylece bir tür unutmanın önüne geçmeyi düşünüyorum. Ayrıca konuları birbiriyle bağlayabilmeyi. Etiket ve arşiv sistemiyle aynı konuda yazılmış haberleri birbiriyle bağlayabilme ve daha detaylı okuyabilme şansına erişmiş olacağım. 

 Bunun sınırlılıkları nedir? Her gün yapamama olasılığımın olması, haber kaynaklarını ve haberleri kendi dünya görüş ve ilgime göre seçecek olmam, sınırlı sayıda kaynak ve habere bakabilecek olmam. 

 Blog kendime ait olduğu için bunların herhangi bir manası yok. 

 Peki bugün hangi kaynaklara bakındım ve neler dikkatimi çekti? 

 Euronews Türkçe ve Africanews kaynaklarına baktım ve iki haber dikkatimi çekti, ilginç buldum veya hoşuma gitti.


 1. Suriye’de tutsak 10 bin IŞİD militanı var

 ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Suriye'de Kürtlerin kontrol ettiği bölgelerde yaklaşık 10 bin IŞİD militanının tutuklu kaldığını söyleyip, bu durumun tahammül edilemez olduğunu vurgulamış.

 IŞİD ile mücadeleye katılan koalisyon güçlerinden burada tutuklu vatandaşlarını geri almalarını istemiş. Gerekirse yargılamak için dahi olsa geri alın çağrısında bulunmuş.

 IŞİD'e karşı beraber ilerleme kaydettik ama hala yapılacak çok şey var, diye eklemiş.

 Bu kişilerin geri alınması, yargılamalarının nasıl olacağı, eski hayatlarına ve toplumlarına nasıl uyum sağlayacakları, geri dönünce nelerle karşılaşacakları, hayatlarının bu dönemini nasıl hatırlayacakları, bundan sonra neler yapacakları olacakları çok ilginç bir süreç olacağa benziyor. Bu haberi bu sebeple seçmiştim.


 2. Zambiya baskı altında seçime gidiyor

 Afrika uzak olduğumuz ve bilmediğimiz bir coğrafyaya benzese de, aslında diğer tüm coğrafyalar böyle. Medyada her ülkeden haber görebilmek imkansız, takip etmek de imkansız. Sadece çok merak ediliyorsa aranıp bulunması gerekiyor sanırım.

 Habere gelecek olursak, Uluslararası Af  Örgütünün raporuna göre, Zambiya'da 12 Ağustos'ta yapılacak seçimleri baskı altında gerçekleşecekmiş. 1991'de çok partili hayata geçen Zambiya, Afrika'daki istikrarlı demokratik ülkelerden biri olarak görülürken, şimdiki başkanları Edgar Lungu bu durumu tersine çeviriyormuş.

 Son beş senede baskı, muhalefete yönelik tutuklamalar ve polis cinayetleri görülmekteymiş.

 Açıkçası hiç de hoş ve ilginç olmayan bir haber olduğunu şimdi fark ediyorum. Yazarken dahi canımı sıktığını söyleyebilirim. Sadece demokrasinin dünyanın farklı yerlerindeki görünümlerini ve ülke bazlı gelişimleri öğrenmek hoşuma gidiyor, hepsi bu.

 Bu yazıyı burada noktalıyorum. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Bir başka yazıda görüşmek üzere.


18/03/2021

İlk yazı

 

David Perkins,Unsplash


Bu, bu alandaki ilk yazım. Sevdiğim bir sözü ise bu alana isim olarak seçtim. Bu söz eğer geçmişin birikiminden bihaberseniz; ne her şeyiyle içinde yaşadığımız, hissettiğimiz bugünü anlayabileceğimizi ne de yarına dair isabetli bir tahminde bulunabileceğimizi söylüyor. Bu söz Goethe'ye ait: “Üç bin yılın hesabını görmeyen karanlıkta yolunu bulamaz, ancak günü gününe yaşar.”

Yaşam her boyutuyla anlamak için çok karmaşık, kavrayabilmek çok zor. Peki, herkes bildiği kadarını yazsa, bunu diğerleri okusa ve işler kolaylaşsa? Bana göre blog yazmanın mantığı budur. Bildiklerini, düşündüklerini ya da hissettiklerini yazarak aktarmak. Bundan kendine ya da bir başkasına fayda sağlamak.

Yazmamın bir diğer sebebi, bunun içimde derin bir istek haline gelmesi, tam olarak ne yazacağımı bilmesem de, yazmaya derin bir istek duyuyorum, içimde birikiyor sanki. Ben de en yazından bu yazıyla bu isteği dindirmek istedim bir nebze. 


*Düzeltmeleri için Zümrama teşekkür ederim.